COVID 19: Genel Bilgiler
Nasıl başladı?
Dünya Sağlık Örgütünün (DSÖ) Çin Ofisi, 31 Aralık 2019’da, Çinin Wuhan kentinde, Aralık 2019 başından itibaren bir balık ve canlı hayvan pazarı çevresinde kümeleşen etkeni bilinmeyen zatürree olgularının varlığını ve yeni bir virüsün buna neden olabileceğini bildirdi. Takiben 7 Ocak 2020’de bu hastalığın etkeni olarak yeni bir virüs (SARS-CoV-2) tanımlandı; 13 Mart’ta ise Tayland’da ilk ithal vaka bildirildi. Takip eden günlerde virüs diğer ülkelere hızla yayıldı. DSÖ 11 Mart’ta salgını pandemi (küresel salgın) olarak tanımladı. Aralık 2020 itibariyle dünyada 65 milyon civarında teyitli olgu ve 1.5 milyon civarında ise ölüm bildirildi.
Etken nasıl bir virüs?
Virüs hem insanlarda hem de hayvanlarda hastalıklara neden olabilen koronavirüs ailesine mensup yeni bir üye. Koronavirüslerin bir kısmı, insanlarda her yıl güzün başlayıp, bahar sonunda sonlanan, genellikle hafif seyirli, soğuk algınlığı türünden solunum yolu enfeksiyonlarına yol açar. İkibinli yılların başlarında SARS-CoV-1 ve ikibinonlu yılların başlarında ise MERS-CoV virüsleri ağır seyirli, ölümcül ancak daha lokal ve kontrollü salgınlara yol açmışlardı.
Bulaşma nasıl oluyor?
SARS-CoV-2, asıl olarak insandan insana bulaşıyor. İnsandan kedi, köpek ve kaplan, vizon, maymun gibi hayvanlara bulaş bildirildi. Bunlardan tekrar insan bulaş olduğu yönünde de nadir gözlemler var, maalesef. Bulaşma daha çok asemptomatik olgularla oluyor. Damlacık yoluyla doğrudan bulaştığı kesin. Ancak havada asılı partiküllerden solunum yoluyla veya yüzeylerden dolaylı yolla bulaşma konusu muhtemelen daha az olarak görülüyor. Doğrudan bulaşma hastaların nefes alıp verirken, konuşurken, öksürüp, hapşırırken etrafa saçtığı damlacıklarda bulunan virüsün ağız burun yoluyla solunması veya göze sıçramasıyla bulaşma oluyor. Dolaylı bulaşma ise: virüsle bulaşmış lavabo, asansör düğmesi, kapı kolu, otobüs ve metrodaki tutamaçlar gibi ortak kullanılan eşya veya yüzeylere dokunduğumuzda virüs elimize geçiyor; ellerimizi ağız, burun veya göze temas ettirdiğimizde ise virüsü kendi elimizle kendimiz e bulaştırmış oluyoruz.
Belirtileri neler?
Asemptomatik olgular yanında, hafif semptomlular, orta/ağır olgular ve kritik olgular şeklinde seyredebiliyor. Ateş, öksürük, nefes darlığı, boğaz ve baş ağrısı, yaygın kas ağrıları, halsizlik, bulantı, ishal, tat ve koku kaybı gibi yakınmalara yol açıyor. Muhtemelen oluşan pıhtılarla damar tıkanmasına bağlı ani ölümler görülebiliyor.
Hangi organları tutuyor?
Hastalık bir viral zatürree dışında, soğuk algınlığı, nezle gibi bir üst solunum yolu enfeksiyonu, kalp kası iltihabı, mide barsak iltihabı bulguları ve oluşan pıhtılarla çeşitli organlarda damarların tıkanmasına bağlı çok farklı sistemlerle ilgili klinik görünümlere sahip olabiliyor.
Nasıl seyrediyor?
Kuluçka süresi ortalama 5-6 gün arasında. Bir kişinin ortalama 3 kişiye hastalığı bulaştırdığı hesaplanıyor. Bulaştırıcılık, semptomların ortaya çıkmasından 2 gün önce başlayıp, çoğu olguda 7-14 gün süreyle devam ediyor. Süper bulaştırıcılar tanımlandı. Kritik olguların oranı %1 ve ölüm oranı ise %3 civarında. Olguların %80 kadarının asemptomatik seyrettiği biliniyor. Genellikle 65 yaş üzerinde ve kronik hastalığı olanlarda ağır ve ölümcül seyrederken, çocuk yaş grubunda çok daha hafif seyrediyor ve daha az görülüyor. İlerleyen süreçte hastaların yaş ortalamasının daha genç yaşlara doğru kaydığı; genç ve ek hastalığı olmayan kişilerde de ağır tabloya ilerleyip ölümcül olabildiği görüldü.
Nasıl tanı konuluyor
Tanı üst veya alt solunum yollarından alınan sekresyon örneklerinden RT-PCR (Revers-Transkriptaz Polimeraz Zincir Reaksiyonu) testi ile konuluyor. Hızlı tanı testleri var, ama güvenilirliği tartışmalı. Olguların az bir kısmında göğüs bilgisayarlı tomografisinde iki taraflı çok sayıda fokal buzlu cam opasiteler görülüyor. Yoğun bir iltihaplanma ile bağışıklık sisteminin aktive olduğunu gösteren çeşitli belirteçler kanda yükseliyor.
Nasıl tedavi ediliyor?
Henüz etkili bir ilacı yok. Kortikosteroid tedavinin kısmen yararı gösterilmiş. Hidroksiklorakin, favipiravir, remdesivir, tosilizumab, anakinra, C vitamini, D vitamini, çinko, plazma, monoklonal antikor gibi ilaçların etkileri tartışılıyor. Oksijen, solunum ve dolaşım desteği, pıhtı oluşumunu engelleyen tedavi, komplikasyonların önlenmesinde çok yararlı oluyor.
Nasıl sonlanıyor?
Büyük çoğunlukla şifayla sonuçlanıyor. Bazı olgularda uzayan semptomlar ve uzayan veya tekrarlayan RT-PCR pozitiflikleri bildiriliyor. Hastalığı geçirenlerde genellikle koruyucu antikorların oluştuğu ve bunların 6 ay kadar kanda yeterli düzeyde kalıcı olduğu söyleniyor. Ne var ki, daha nadir de olsa ikinci kez hastalananlar var. Genellikle ikinci hastalık daha hafifi bir klinik tabloya yol açarken; ikinci hastalığın daha ağır seyrettiği ve ölümle sonuçlandığı vakalar da yayınlandı. İyileşen olguların bazısında kalıcı sekellerin oluştuğu da bildiriliyor.
Virüs değişiyor mu?
Sürekli mutasyon geçiren bu RNA virüsünün, ortaya çıkan yeni bazı mutantlarının daha kolay bulaşmasına ve insandan hayvana, hayvandan insana geçmesine yol açabileceği yönünde endişeler var.
Aşı ve ilacı bulunacak mı?
Covid 19’dan korunma amacıyla dünyada 250’den fazla kayıtlı aşı geliştirilmesi çalışmaları var ve bunlardan 15’den fazlası faz 3 insan çalışmaları aşamasında olup, halen devam ediyor. Çok sayıda da ilaç geliştirme projesi yürütülüyor. Aşının muhtemelen 1-2 ay içinde yaygın olarak kullanıma girmesi bekleniyor.
Nasıl korunabiliriz?
Etkili ve güvenli bir aşısının veya ilacının bulunmasına kadar virüsün bize bulaşmaması ve toplumda yayılmasının önlenmesi için yapılması gerekenler şunlar: 1) Pandemi süresince zorunlu haller dışında evden çıkmamak ve hane halkı dışında kimseyi eve almamak; 2) Hane halkımız dışında herkesle, her zaman, her yerde ve her koşulda 1,5-2 metrelik sosyal mesafeyi korumak; 3) Sosyal alanlarda usulüne uygun olarak maske kullanmak; 4) El ve yüzey hijyenine (sabun, alkol, deterjan veya dezenfektanlarla) özen göstermek; 5) Kapalı, kalabalık ortamlardan uzak kalmak; 6) Dengeli beslenmek, bol su ve sıvı tüketmek, hareketli olup, egzersiz yapmak, kaliteli ve yeterli uyku uyumak suretiyle bağışıklık sistemimizi güçlü tutmak; 7) Hipertansiyon, KOAH, şeker hastalığı, kalp damar sistemi rahatsızlığı gibi kronik hastalıklarımız varsa, takip ve tedavisini aksatmadan kontrol altında götürmek.